29 Şubat 2012 Çarşamba

Bartın Üniversitesi

İyi Bir Yönetici


İYİ BİR YÖNETİCİ

GİRİŞ

Günümüz şartlarında işletmeler arasında farkı belirleyen ana faktör insandır. Gerek çalışan, gerekse yöneten olarak işletmelerdeki insanların işlerini, kendi performans sınırlarını sürekli zorlayarak yapmaları gerekir. İşletmelerde, ancak kurumsal hedefler için mevcut insan kaynağını tüm yönleri ile yöneterek ve yönlendirerek geliştiren ve kişisel yetkinliğini, becerilerini her geçen gün arttıran yöneticiler başarılı olabilir.Yetkinlik; mükemmel performansın elde edilmesinde ayırt edici bilgi, beceri ve tutumları kapsayan gözlemlenebilir davranışlar olarak tanımlanmaktadır.

Başarılı bir yönetici olmak, verilen görevleri etkin ve verimli bir şekilde yapabilmek için bir takım nitelik ve özelliklere de sahip olmak gerekir. Olgun davranabilen, kendine güvenen ve başkalarına güven verebilen, samimi ilişki kurabilen ve empati yapabilen, ileriyi görebilen yöneticiler çalıştıkları işletmelerin başarısında önemli bir rol üstlenirler.Kendilerinde bu ve buna benzer özellikleri taşıdığını düşünen kişilerin iyi bir yönetici olduğu şüphesizdir. Kurumların bilgi ve rekabet gücü yönetici ve çalışanların bilgi ve kapasitesi ile doğru orantılıdır.

YÖNETİCİ ÖZELLİKLERİ ÇALIŞMALARININ İNCELENMESİ

“İyi bir yöneticinin ihtiyacı olan en önemli faktörlerden birisi de çok iyi bir yardımcı kişiye veya sağ kol dediğimiz kişiye olan ihtiyacıdır.” Diyen Bingül şirketler grubu yönetim kurulu başkanı İbrahim BİNGÜL astların ve yardımcıların yöneticiye her konuda destek olmalarını onların bir üst kademeye geçmeleri için bir fırsat konumunda olduğunu savunmaktadır.Yöneticiyi bir orkestra şefine benzeten Bingül “eserin en iyi şekilde seslendirilmesi yöneticinin eserde icra edeceklerini mükemmel şekilde idare etmesi ile mümkündür” diyor.

Yöneticinin de bir insan olduğu gerçeği asla unutulmamalıdır.Ondan beklenen mükemmellik gerçeği her zaman olumlu sonuçlar vermeyebilir.Günlük yaşantımızda herkesin birbirine göstermesi gereken saygı,sevgi,nezaket,tevazu gibi erdemler yöneticiler için gerekli olan en erdemli davranışlardır.Bunun yanında adaletli olması yöneticinin en temel gerekliliğidir.Çünkü adaletli olmayan yönetici başarısızlıkla sonuçlanacak bir sona doğru hızla ilerlemektedir.

İyi bir yönetici içinde bulunduğu durumu ve işletmenin içinde bulunduğu ortamı en iyi şekilde bilmesi gereken kişidir.Ancak teoride söylenen bu sözlerin gerçek hayatta gerçekleşmesi pek mümkün olmayabiliyor.Bu yüzden yöneticilerin çok iyi birer yardımcıları olmalıdır.Yöneticiye her konuda destek sağlayabilecek birisi olmalıdır yani bir nevi geleceğin yöneticisi.Alanında uzman,başarılı,araştırmacı,bilgi teknolojilerini çok iyi bilen birisi olmalıdır.Bu yüzdendir ki yönetici birlikte çalışacağı kişileri çok iyi seçmeli bu konuda ayrı bir titizlik göstermelidir.



YÖNTEM

         Çalışmada verilecek olan bilgiler çeşitli eserlerden derleyerek ve yöneticilerle mülakatta bulunularak yada ikincil veriler yardımıyla hazırlanmıştır.Yöneticilerle birebir görüşülerek yapılan değerlendirmeler çalışmanın ana kaynağıdır.Bunun yanında yapılan araştırmalar ve görüşmeler sonucunda elde edilen veriler cevapların teker teker değerlemeye tabi tutulmasıyla değerlendirilecektir.

Yöneticilerin vermiş olduğu cevaplar analiz edilerek ve yöneticilerin bu cevapları verirken içerisinde bulundukları durum tahlil edilerek yapılan değerlendirmeler sonucunda verilen cevaplar ve yöneticiler puanlama sistemine tabi tutulmuştur.

BULGULAR

1.      Sizce yönetici tanımı nasıl olmalıdır?

Yönetici, bölüm yöneticisi ise bölümünün, şirket yöneticisi ise şirketinin kendisinden beklediği görevleri layıkıyla yerine getiren, bu fonksiyonunu yerine getirirken ilişkili tüm paydaşların (ortaklar, çalışanlar, müşteriler vd) çıkarlarını maksimize etmek için kısa/orta/uzun vadeli bir bakış açısıyla bakma becerisini geliştirmiş bir kişidir.



           Yöneticinin vermiş olduğu cevap genel itibariyle bütün işletmelerde olan yada olması gereken bir yönetici profilini ortaya koymaktadır.Yalnız verilen cevap daha çok profesyonel yönetici tipini andırmaktadır.



2.      Yöneticilik görevi için akla gelen ilk isim olmayı nasıl başarabiliriz?

Öncelikle, öğrenim döneminden başlayarak (bir işe girmeyi beklemeden), güçlü ve zayıf yönlerimizi belirleyip bunları güçlendirmeye ve geliştirmeye yönelik bireysel hedefler koyarak kendimizi iş yaşamına ve yönetici olmaya hazırlamamız gerekir. Unutulmamalıdır ki, yönetici sadece işini iyi yapan birisi değil, problem çözen, hedefler koyan ve bunları gerçekleştiren, gerektiğinde risk alabilen, rekabete açık, dünyayı da iyi kavramış bir kişi olmalıdır. Bütün bunlarda, özellikle değişen iş ve yaşam şartlarında, çok iyi donatılmış bir kişilik profiline sahip olmayı gerektirir.



           Ortaya konulan görüş yönetici adayının öğrenim hayatıyla başlıyor ve kendisini sürekli geliştirmesiyle devam ediyor.Aranan bir yönetici olma yolunda kişisel gelişimin önemli bir yer tuttuğu göz ardı edilmiyor.Zayıf yönler belirlenerek bunların üzerinde durmak ve bunları güçlendirmek yönetici adayının en dikkat çekici noktası.Fakat unutulmamalı ki yönetici adayı kendi pozisyonunda bulunan insanlardan daha fazla öne çıkmak istiyorsa ve yöneticiliğe bir adım daha yaklaşmak istiyorsa onlardan fazlasının olduğunu ortaya koymak zorundadır.



3.      Yöneticilik doğuştan mı gelir yoksa sonradan mı kazanılır?

Yöneticiliğin eğitimle, kişisel gelişimle, iletişim becerilerini geliştirmek suretiyle sonradan kazanıldığını ifade etmek daha doğrudur. Doğuştan gelen bazı özelliklerin veya çocuk eğitiminden başlayarak öğrenilen/edinilen bazı alışkanlıkların, becerilerin (zeka, ataklık, hırs, duygusal zeka), iyi bir yönetici olmak yolunda faydası olabileceği söylenebilirse de, iyi bir yöneticide bulunması gereken özelliklerin (zeka, ataklık, hırs, duygusal zeka dahil) sonradan edinilebileceği ve geliştirilebileceği çok açıktır.



           Bir insan yönetici olarak doğmaz.Yönetici olabilmesi için belli bir bilgi birikimine sahip olması gerekir.Bunun için de eğitim ve kişisel gelişim çok önemli bir yer tutmaktadır.Yöneticimizin de belirttiği gibi doğuştan gelen bir takım özellikler olsa da bu özellikleri açığa çıkarmak için bireyin eğitilmesi şarttır.



4.      Yönetici ile lider arasında ne gibi farklar vardır?

Lider, yöneticilik vasıflarını da içeren ama, ilave olarak, etkileme ve kişileri motive etme ve yönlendirme becerisi biraz daha fazla gelişmiş, büyük düşünen, yöneticiye kıyasla daha stratejik düşünen, daha fazla vizyon sahibi olan kişidir.



           İdareci(yönetici), adı üzerinde, bir sistemi idare etmekle; yönetmekle yükümlü insandır. Yönetici var olanı idare eder. Elinde yetki ve sorumluluklar vardır. Yönetici, sorumluluklarını yerine getirebilmek için yetkisini kullanır.



           Lider ise, “yetki”ye değil, “etki”ye sahiptir. İşi değişimdir. İnovasyondur (yaratıcılık).Esasen lider tümüyle “insan”dır,liderlik ise, süreçten ziyade bir olgu, yetenek, beceri vb gibi düşünülebilir.



5.      Yönetici niçin lider niteliklerine sahip olmalıdır?

Günümüzün rekabetçi iş yaşamında, hem şirketi, hem de çalışanları motive edebilecek, etkileme ve yönlendirme becerisine de sahip, büyük düşünen, uzun vadeli bir bakış açısıyla geleceği de tasarlayabilen, yönetici vasıflarının yanına inancı ve coşkuyu da katabilen bir lider diğerlerine nazaran bir üstünlük sağlayacaktır.



           Bir yönetici aynı zamanda lider olabilir.Bu onun yöneticiliğine ek olarak başka insanları etkileme gücünü daha da geliştirmesiyle olacağı gibi personelini arkasından sürükleme gibi değişik tekniklerle de olabilir. Bu sayede klasik yöneticilik anlayışının eksikleri de giderilmiş, optimum bir yöneticilik kavramı oluşturulmuş olur.



6.      Yöneticilerde duygusal zeka olmalı mıdır?

Bilindiği gibi duygusal zeka, aklı ön plana alan bilinen zeka kavramının yerine, kişinin “sosyal bir varlık olma” yönünü ön plan çıkaran bir kavramdır. İyi bir yönetici de mutlaka duygusal zeka da olmalıdır. Hatta denilebilir ki, duygusal zekanın önemi yöneticilikte daha baskındır Çünkü, başkalarının yerine de düşünebilen, uyumlu, kolay iletişim kurabilen, kişilerarası iletişimde esnek, insanı (özellikle de çalışanlarını), iş yapan, üreten kişiler olmanın ötesinde, her şeyden önce bir insan olarak kavrayabilme yeteneğinin geliştirilmesinde duygusal zekanın olumlu rolü olduğu şüphesizdir.



           Duygusal zekası yüksek olan bireyler,kendilerini tanıyan ve ihtiyaçlarını bilen,güçlü ve zayıf yanlarının farkında olan,duygularını kontrol etmeyi başarabilen ve etkili ilişkiler kurabilen kişilerdir.Duygusal zekası yüksek olan bireyler çalışma yaşamında duygusal zekası düşük olan bireylere göre daha  başarılıdırlar.Günümüz kurumları içinde artık çalışanlarının yalnızca IQ düzeylerinin yüksek olması yeterli olmamakta,barının sağlanmasında çalışanların  belirli bir düzeyde duygusal zekaya da sahip olmaları gerekmektedir.Müşterilerin yaşam biçimleri,zevkleri,istekleri sürekli değişmekte ve onların beklentilerinin karşılayabilecek beceriye sahip yani duygusal zekası yüksek çalışanların varlığına ihtiyaç duyulmaktadır



7.      Yöneticilerin çalışanlarıyla ilişkisi nasıl olmalıdır?

Yöneticinin sahip olduğu yönetim zihniyetine de bağlı olarak tek ve doğru bir ilişki tarzından söz etmek güçtür. Doğru olan, gerekli dengeleri kurarak, işlerin, çalışanların mutlu olacağı bir ortam yaratılarak görülmesi, konulan veya verilen hedeflere ulaşmak için çalışanların motivasyonunun sağlanmasıdır. Bunlarda, yönetici-çalışan ilişkisinin, gerektiğinde arkadaşça olmasıyla, hoşgörüyü de gözden kaçırmadan, yönlendirici, gerektiğinde (değişik kişilik tipleri ve çalışan profilleriyle karşılaşılacağından) tatlı-sert bir tarzda ilişkiler yürütülmelidir. Her şeyden önce, bu ilişkinin olmazsa olmazı ise doğru iletişim kanallarının kurulmasıdır. 



           Çalışanların yetkinliklerine göre davranma yani durumsal yöneticilikte denen bu yöneticilik biçimi çalışanların durumlarına göre davranma olarak nitelendirilebilir.Yani kalıplaşmış tarzda bir davranış şekli değil de çalışanların bilgi ve becerilerine göre hepsine ayrı ayrı davranmak gerekir.Fakat belirtildiği gibi bunun da bir ölçüsü olması gerekir bu da tatlı-sert ayarında yapılırsa iyi olur.



8.      Yöneticilerin çalışanlara karşı etik sorumlulukları nelerdir?

Çalışanlarına karşı ilişkilerinde dürüst ve şeffaf olmak, çalışma ortamında fırsat eşitliğini sağlamak, çalışanların “insan” olduğu gerçeğini sürekli göz önünde bulundurmak, onların mesleki gelişimleri için gerekenleri yapmak, performans değerlendirme sürecinde mümkün olduğunca objektif davranmak, güven aşılamak, gerektiğinde kendini de eleştirebilmek.



           Bir işletmede üretimi gerçekleştiren ve işletmenin hayatına devam edebilmesi için gerekli gücü oluşturan temel öğe insandır (çalışanlardır).Yöneticinin çalışanlarıyla olan ilişkisi etik sorumluluk kapsamında incelenmelidir.Çalışanlara karşı tavır ve davranışları yöneticinin etik değerlere verdiği önemi ortaya koymaktadır.





9.      Yöneticilerin güler yüzlü olması astlarını nasıl etkiler?

İşlerini, bölümlerini ve şirketini sevmelerini sağlar, sadakat duygusunu geliştirir, işte verimi ve performansı arttırır, yöneticiye güven duyulmasını sağlar. Sabah istekle gelinen, akşam olsa da gitsek ruh halinin oluşmadığı bir iş ortamının oluşmasını sağlar.



           Motivasyon açısından düşünecek olursak,çalışanların işlerine dört elle sarılmalarını sağlar.Yöneticinin onlara sadece bir tebessüm etmesi bile kişileri mutlu edebilir ve bu da çalışanların performansında bir artışa sebep olacaktır.Bu ayrıca yöneticinin sevilmesini ve çalışanlar tarafından da saygı duyulacak bir seviyeye ilerlemesini sağlar.







10.  Yöneticinin kişisel özellikleri nasıl olmalıdır?

Doğru, dürüst, sözüne güvenilir, teknik bilgisi sağlam, özgüveni yüksek, farklı kişiliklerle çatışmadan ilişki yürütebilen, insanın olduğu her yerde kaçınılmaz bir olgu olan çatışma durumunda ise çözümleyici, objektif davranabilen, sabırlı, hoşgörülü, stresle başa çıkabilen, duygusal zekası yüksek bir kişilik yöneticilik için temel vasıflara sahiptir.



           Yöneticilerin kişisel özellikleri işteki başarılarını etkilemektedir.Bu yüzden yöneticiler sahip oldukları özelliklerin farkına varmalı ve bunları en iyi şekilde kullanmalıdırlar.Yöneticinin sahip olduğu bu özellikler aslında onun iyi bir yönetici olması için gerekli olan özelliklerin tamamını kapsamaktadır.



11.  Yöneticinin kendini yönetmesi ne demektir?

Bir yandan kişilik özellikleri olarak, kontrollü bir kişiliğe sahip olması(stres altında iş yapma, duygusal davranmama, akılcı olma, gerektiğinde kendini frenlemesini bilen, otokontrol sahibi, çatışmayı yönetme becerisi olan), öte yandan gelişmeye, yeniliklere açık olma, her türlü fikre saygı gösterme, iyi bir dinleyici olmak bilincine sahip olmak.



           Kendine hakim olmak,ortaya çıkan değişik durumlar karşısında soğukkanlılığını korumak ve bu değişik durumlardan en akılcı yöntemlerle sıyrılmak olarak tanımlayabiliriz.Yöneticinin/bireyin kendini yönetmesi sadece iş hayatında değil özel hayatında da başarıya gidecek bir anahtar niteliğindedir.Yöneticinin bunu başarması durumunda başarıyı yakalaması söz konusu olabilir.



12.  Yönetici kendisini nasıl geliştirmelidir?

Yönetici öncelikle kendisini geliştirebileceği, bilgi ve yeteneklerini arttırabileceği, öğrenim döneminden başlayarak, adım adım oluşturulacak bir altyapıya sahip olmalıdır. Bu altyapı hem bir şirketteki tüm fonksiyonlara (üretim, planlama, satış, pazarlama, satın alma, mali işler, insan kaynakları vb.) ve şirket işleyişine dair genel bir yönetim bilgisine, ana çalışma konusunda ise derinlemesine bir bilgiye sahip olmalıdır. Bu aynı zamanda, bölüm yöneticiliğinden daha üst düzey yönetim makamına geçişte de fayda sağlayacaktır. Teknik bilgiye ilaveten yönetici, insan ilişkilerini ve iletişim yeteneğini geliştirmeli, yatay ve dikey anlamda, örnek davranış sergileyebilecek bir profile sahip olmak için, iç ve dış eğitim olanaklarını değerlendirmenin yanında, gerek kitap okuyarak, gerekse sosyal ortamlarda bulunarak, güzel sanatlara ve spora da yaşamında yer açarak tam bir donanıma sahip olmayı hedeflemelidir.



           Kendini geliştirmenin ilk adımı insanın kendisini tanıması olmalıdır.Eğer kişi kendisini yeterli düzeyde tanıyorsa,eksikliklerini ve ihtiyacı olduğu şeyleri bilir ve bunlara ulaşmak için çaba gösterir.Yönetici olmuş bir bireyin kendisini geliştirmesi daha farklı olmalıdır;çünkü o artık bir yönetici olmuştur ve bir kurumun/kuruluşun başındaki kişidir.Gerek yöneticilik yetenekleriyle gerek işletmede ki işlerin yürütülmesi için gerekli olan prosedürlerin uygulanmasıyla hep iç içe olmalı ve sadece işletmenin gelişimiyle değil kendi gelişimiyle de ilgilenmelidir.Ve dahası bence kendi gelişimini işletmenin gelişiminden önde tutmak zorundadır ki işletmeye uzun vadede bir yararı dokunabilsin.





13.  Yöneticinin yaptığı işi sadece meslek olarak görmesi ona başarı kazandırır mı?

Başarı da kazanmış bu tür örnekler vardır ancak, günden güne gelişen yöneticiliğe ve yönetim kavramına, dar bir yorum diyebileceğimiz bu yönetim zihniyetinin uzun vadede başarı şansı yoktur. Unutulmamalıdır ki, bundan 20 sene öncesine kadar duygusal zekanın yöneticilikteki rolünün sözü dahi edilmiyordu. Günümüz iş yaşantısında, her yönden (teknik/kişilik, ruhsal/bedensel ve entelektüel birikim) donanımlı olmak büyük avantaj sağlayacaktır.



           Yöneticinin de dediği gibi kısa vadeli çözüm şansı yüksek olabilir ama uzun vadede düşünülecek olursa pek de şansının olduğu söylenemez.Kişi yaptığı işi sadece meslek olarak görüyorsa o işi zaten sevmiyor ve başından o işte çalışmayı reddediyor demektir.Sadece zorunlu olduğu için çalışıyor manasına da gelebilir.Başarılı olabilmesi için yaptığı işi sevmesi gerekir ki bu da zaten sadece bir meslek icra ediyor olması değil her şeyde önce sevdiği işi yapıyor olması anlamına gelir ve sonunda da başarısı kaçınılmazdır.



14.  Yöneticinin hırslı olması işletme açısından ne gibi avantajları beraberinde getirir?

Bence burada hırslı olmaktan “ölçülü bir hırs” anlaşılmalıdır. Ölçülü bir hırsla, aşırı (deyim yerindeyse kumarbaz ruhunun) hırs arasında bir ayrım yapılmalıdır. Aşırı, ölçüsüz hırs bir şirket yönetiminde felakete de yol açabilir, etrafımızda gördüğümüz, aşırı hırsın sonucu, bazı başarılı örneklere bakıp aldanmamak gerekir. Ölçülü bir hırs ise, rekabetin ulusal olmaktan çıkıp, uluslar arası boyutta yaşandığı günümüzde elzem bir unsurdur. Şirketlerin büyüme stratejilerine yön verir, rekabetçi bir konuma geçmesini, zaten rekabetçi ise, bu konumunu güçlendirmesini, insan kaynaklarının daha iyi motive edilmesini sağlar, şirketlerin varoluş sebebi olan paydaşların çıkarlarının maksimize edilmesini sağlar. Hırsın yukarıdan aşağıya yerleştirilmesi ve kurumsal kültürün bir parçası haline gelmesi, daha iyi yetişmiş kadroların yönetime yerleşmesini sağlar.



           İş hayatının olmazsa olmazıdır hırs.Günümüzde hırs kavramına her ne kadar olumsuz bir anlam yüklenmişse de halbuki hırs iyidir ve gereklidir.Tabii ki denildiği gibi ölçülü olması koşuluyla.Yoksa çok büyük yıkımlara yol açacaktır.İşletmenin hayatının sonlanmasına kadar gidecek bu süreçte hırslı olmak,işletmenin rekabette bulunduğu diğer firmaları geçmesinden ibaret olmamalıdır.Avantajları beraberinde getirmesi hırsın ölçülü bir şekilde yapılmasına bağlıdır.’Ne pahasına olursa olsun’ tarzında yapılan işler ölçülü bir hırsın kontrol edilememesinden kaynaklanır ve sonucu işletme için çok ağır olur.



15.  Yöneticinin mükemmelliyetçi olması astlarını nasıl etkiler?

Mükemmelliyetçilik, çalışanların hata yapacağım korkusuyla iş yapmasına, yaratıcıklarının körelmesine sebep olur. Hoşgörü ve çalışanın elinden gelenin en iyisini yapmasına, ondan en iyi verimi almaya yönelik bir davranış en doğrusudur. Bu da, çalışanların yeteneklerinin iyi bilinmesinden, yeteneklerine uygun işbölümünden, çalışanların kişisel gelişim amaçlı olarak sürekli eğitilmesi demektir. Klişe tabirlerle, “hatasız kul olmaz”, “mükemmelliyeçilik ayak bağıdır” ama aynı zamanda, “cehenneme giden yol iyi niyet taşlarıyla örülüdür”, dolayısıyla, yaşamın her alanında olduğu gibi iş yaşantısında da sürekli olarak bir denge gözetilmelidir. İşbölümünde denge, kişilerarasında denge, davranışlar arasında denge..



           Mükemmelliyetçi yöneticilerin ayrıntılarla uğraşan,soluk aldırmayan,dinlenmeye fırsat vermeyen her şeyin kusursuz olmasını isteyen,her şeye karışan,işin tam kendi istediği biçimde olmasını isteyen tutumu ile çalışanların çalışma isteğini tümüyle kırar.Mükemmeliyetçi yöneticilerin standartları çok yüksek olduğu için beklentilerini karşılamak mümkün değildir.Birisini övdüğü yada takdir ettiği görülmez.Bu da çalışanların işi severek değil de sanki korkarak yapmalarına sebebiyet verir.



16.  Yöneticiler yetki devri yaptığında o işin sorumluluğundan kurtulur mu?

Kurtulamazlar demek daha doğrudur çünkü, iyi yönetici aynı zamanda neyi, nereye kadar ve kime devretmesi gerektiğini iyi bileni yetki devrini çalışanların kişisel gelişimi için bir işbaşı eğitimi olarak ta kullanan bir kişi olmalıdır. Her hal-ü-karda bu tür devirler onu sorumluluktan kurtarmaz, çünkü yetki devredilenin hatası, sebep ve sonuçlarıyla yöneticinin hatasıdır.



           Yöneticilikte yetki devri önemlidir.Daha komplike ve stratejik işlerle uğraşmak için yönetici bazı yetkilerini devretmelidir.Hem bu sayede astlarının da nasıl çalıştığını görmüş olur.Fakat yetki devri yapması o işin sorumluluğundan onu hiçbir zaman kurtarmaz.Kısacası yetkisini devredebilir ama sorumluluğunu asla..



17.  Yönetici işletme içerisinde meydana gelen çatışmalarla nasıl başa çıkmalıdır?

Aslolan çatışmasız bir iş ortamı (bölüm, işletme, şirket) olmakla beraber, genel anlamda uzlaştırıcı olmalı, kendisini tarafsız bir hakem gibi hissetmelidir. Çatışma nedenlerini, kaynaklarını ve taraflarını iyi dinlemeli, tarafsız bir gözle analiz etmelidir. Kendi sorumluluk alanındaki bir çatışma ise ve ilk kez yaşanıyorsa, biraz daha hoşgörülü davranmalı, tekrar eden ve tarafların birinin uyumsuzluğu, kavgacılığı vb davranış bozukluklarından kaynaklanıyorsa eğer, radikal önlemler de almaktan kaçınmamalıdır. Bölümler arası çatışmalarda ise, ön inceleme ve analiz aşamalarından sonra, kendi paralelindeki sorumlu ile çatışma paylaşılmalı, ortak bir uzlaşma, çözüm vb karara varılmaya çalışılmalı, aksi durumda ise bir üst yöneticiye çatışma aktarılarak çözüm yolu bulunmaya çalışılmalıdır. Her hal ü karda ilk hedef uzlaşma olmalıdır.



           Yöneticiler için en kötü durumda bu.Çünkü işletme içerisinde meydana gelen bir çatışma halinde soğukkanlılığını koruyamamak hem çalışanlara hem de işletmeye zarar verecektir.Yöneticiler bu gibi durumlarla pek karşılaşmak istemezler.Karşılaştıklarında ise tarafsızlıklarını korumalı ve her iki tarafa da eşit yaklaşmalıdır.Aksi takdirde çatışmayı kontrol edemezler ve bu da en iyi ihtimalle çatışan tarafların işten çıkarılmasına en kötü ihtimalle işletmenin zarar görmesine sebep olur.Tabi bunlar yaşanırken yöneticinin itibarı da önemlidir.Eğer çatışma durumu ortadan kaldırılamazsa yönetici de zarar görür.



18.  Aşırı kuralcı yada kuralları hiçe sayan yönetici olmak işletmede neleri doğurur?

Aşırı kuralcı olmak birazda, yukarıda değindiğimiz mükemmeliyetçiliği andırmakla beraber, ilaveten disiplini, asker, polis kuruluşlarda geçerli olabilecek bir tarzı da içermektedir. Şirket yönetiminde bu tür yönetim zihniyeti yaratıcılığın önünde bir engeldir, rekabeti yok eden bir yönetim tarzıdır, çalışanların yönetime katılmasının, iş arkadaşlığının, mutlu bir iş ortamının oluşturulmasının önünde bir engeldir. Çalışanların, mesai bitse de gitsek türünden bir ruh haline bürünmelerine sebep olur.



Burada önemli olan dengeyi sağlayabilmektir.Yönetici ne aşırısına gidebilir ne de ipleri elinden tamamen bırakabilir.Her iki durumda da çalışanlarda bir huzursuzluk doğacaktır.Çalışanların işlerine odaklanamamalarına sebep olur.Ve  belirtildiği gibi yaratıcılığı ve rekabeti büyük oranda etkileyerek bu gibi özelliklerin işletme de kullanılmamasına sebebiyet verir.



19.  İyi bir yöneticide bulunması gereken özellikler nelerdir?

Bu sorunun cevabı, yukarıdaki hemen tüm sorularda parça parça var. Özellikle soru 10’un aynısı gibi geldi eğer, farklı bir şey amaçlanmıyorsa..



SONUÇ VE ÖNERİLER

         Çiçero der ki; “Bir örgüt,yöneticisini rastgele seçerse, kaptanı yolcular arasından kurayla seçilmiş bir gemi kadar çabuk batar”.Bu çalışma da sadece bir yönetici de bulunması gereken özellikler belirtilmedi,yöneticinin nasıl daha başarılı olması adeta bir lider konumunda olması için çıkarımlarda bulunuldu.Yöneticilik herkesin hayal ettiği bir seviye olabilir;ama herkeste yönetici olamaz.Doğuştan gelen bazı özellikler ve sonradan kazanılan özelliklerle beraber kişi yönetici olma yolunda büyük adımlar atar.Yönetici olduktan sonrada aynı düzeyde başarısını devam ettirmek zorundadır.Kişisel gelişimine büyük önem vermeli ve sürekli daha iyiye daha güzele ulaşmak için çaba göstermelidir.Unutulmamalıdır ki işletmenin hayatının devamı için yöneticilere ihtiyaç vardır ve bu yöneticiler de gerek işletme içi gerekse işletme dış unsurlarla başa çıkabilmek için rekabette olduğu firmalarla yada kendisiyle aynı seviyede yöneticilerle sürekli bir etkileşim içinde olmak durumundadır.





KAYNAKÇA



1.      Eraslan, L. (2004). Liderlik Olgusunun Tarihsel Evrimi, Temel Kavramlar ve Yeni Liderlik Paradigmasının Analizi. Milli Eğitim Dergisi, sayı 162.

2.      Gronn, P. (2003). Leadership. Who Needs It? School Leadership and Management. Vol 23, No:3, pp 267–290.

3.      Grace, G. (1995). School Leadership: Beyond Education Management. London. Falmer.

4.      Harman G. (2002). Academic Leaders Of Corporate Managers: Deans and Heads in Australian Higher Education, 14: 53–70

5.      Kouzes M.J. (1999). Leader to Leader: Endu-ring Insights On Leadership From The Drucker Foundation’s Award-Winning Journal. Jossey-Bass Inc. San Francisco.

6.      Sabuncuoglu, Z.. ve Tüz, M. (1998). Örgütsel Psikoloji. Bursa.

7.      Starrat, R.J. (1995). Leader With Vision the Quest School Renewal. Corwin Pres.

8.      Yielder, J and Codling, A. (2004). Management and Leadership in the Contemporary Univer-sity. Journal of Higher Education Policy and Management, Vol. 26, No. 3. s. 315.

9.      Aydın, M. (1999). Yönetici Adayları Eğitim Programı Ders Notları. İnönü Üniversitesi, Eği-tim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü, EYD Bilim Dalı. Malatya.








17.  Bakan,i.,2011, “Yönetimde Çağdaş Ve Güncel Konular”,Gazi Kitabevi

18.  Bakan,i.,2011, “Yöneticiler İçin Başarı Stratejileri,Beta Yayınevi


Yönetim Bilişim Sistemleri

Yönetim Bilişim Sistemleri, insan, teknoloji,sistem teorisi ve bilgi yönetimi alanlarını biraraya getiren akademik bir alandır. Yöneticilerin karar vermesini kolaylaştırmak için, değişik yerlerdeki bilgilerin toparlanarak, bütün halinde sunmak, Yönetim Bilişim Sistemleri'nin en önemli görevlerinden biridir.
Daha önce bazı üniversitelerin Endüstri Mühendisliği Bölümleri'nde aynı isimle Yönetim Bilişim Sistemleri olarak okutulan (MIS-Management Information Systems) bu dal bölüm adı olarak , Boğaziçi Üniversitesi'nde 1995 yılında kurulmuştur. Bölüm şu anda üniversiteye bağlı Uygulamalı Bilimler Yüksekolu'nun bünyesinde hizmet vermektedir.Hem lisans hem de yüksek lisans programlarının yer aldığı bölümde dersler hem akademik geçmişi olan öğretim görevlileri tarafından hem de sektörden gelen deneyimli kişiler tarafından verilmektedir.Bölümde ders veren kişiler geçmişte Türkiye'nin önemli bankalarında bilişim teknolojileri departmanından sorumlu genel müdür yardımcılığı pozisyonunda bulunmuş kişilerden Türkiyede CRM konusunda önde gelen danışmanlara kadar çeşitlilik göstermektedir.
Bilişim sitemleriyle elde edilen bilgileri, yönetimsel ve ekonomik sorunların çözümüne uyarlayabilecek eğitimi veren bölümdür. Aynı alanda eğitim veren bölüm ve programlara "işletme enformatiği," "bilişim teknolojisi yönetimi" ya da "işletme bilişim sistemleri" adları da verilmektedir.